Sağlıklı Yaşama Koçluk

Sağlıklı Yaşama Koçluk

PCC unvanlı Profesyonel Koç-Sağlıklı Yaşam Koçu Ayşe Selcen Alpan, Koçluk alanında çalışmalarının yanı sıra, Yön Yönetim Yetkinlik Enstitüsü’nde ICF onaylı Sağlıklı Yaşam Koçluğu Programının Eğitmenliğini yapmaktadır.

Linkedin profili: Ayşe Selcen Alpan

SAĞLIKLI YAŞAMA KOÇLUK

Sağlıklı Yaşama Koçluk konusuna girmeden önce sağlığın tanımını yapmamız gerekiyor.

“Sağlık, sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir”. Dünya Sağlık Örgütü sağlığı bu şekilde tanımlıyor. Peki siz “sağlık” kavramını nasıl tanımlarsınız, hiç kendinize sordunuz mu? Görüştüğüm onlarca kişinin çoğunun sağlığı tanımlama şeklinin içerisinde sağlığın ne olmadığına dair ifadeler vardı, hep olumsuz halini ya da ne olmasını istemediklerini söyleyerek tanımlamaya çalışmışlardı. Hiç düşündünüz mü, sağlıktan bahsederken niçin önce hastalık halinden bahsetme ihtiyacı duyuyoruz ya da sağlığa ulaşmak için niçin önce onu kaybetmeyi bekliyoruz? Hastalık hali oluşmadan önce, yukarıdaki tanımda olduğu gibi “bedence, ruhça ve sosyal yönden iyilik hali”ne ulaşmamız mümkün değil midir acaba?

İşte ben işin bu kısmına kafa yormayı seçiyorum. Eğer doğuştan gelen bir hastalık hali yok ise, hasta olmayı bekleyip sağlığı geri kazanmak için çaba göstermektense, “elden geldiği ölçüde” iyilik halini korumak hedef alınsa daha sağlıklı bir topluma ulaşmamız sizce de mümkün olmaz mı?

Buraya kadar size düşünmeniz için birçok soru bıraktım, peki neden bu soruları sıraladım sizce?

Sağlıklı Yaşama Koçluk Yapılabilir mi?

Hadi bunun cevabını size ben vereyim, siz okurlarda “sağlıklı yaşam” yolculuğuna koçlukla eşlik edebilmenin mümkün olduğunun farkındalığını uyandırabilmek için. Evet, bahsetmek istediğim konu “Sağlıklı Yaşama Koçluk” yapılabilir mi, bunun en temelde toplum sağlığına faydası nasıl olur?

Ben toplum sağlığına giden yolun öncelikle “bireyin” sağlıklı olmasından geçtiğini düşünüyorum ve sanırım burada bireyin sağlığından bahsederken de bedenen, zihnen ve ruhen dengede olma halinden söz etmek fayda sağlayacaktır. Nedir dengede olma hali? Sağlıktan bahsederken tek başına “bedensel sağlıkta” iyilik haline ulaşmayı hedef alarak bütünsel sağlığa ulaşmak maalesef ki mümkün değil. Bu cümleden de şimdi bütünsel sağlık kavramı çıktı karşımıza ama merak etmeyin bu da bambaşka bir kavram değil, az önce bahsettiğim dengede olma halini bütünsel sağlıkla eşdeğer olarak kullanabiliriz.

Ne demek istiyorum, sağlığı ancak 360 derece bakış açısıyla ele alırsak dengede olma haline kavuşmamız mümkün olabilir diyorum. Sadece bedende yaşadığınız bazı hastalıklar ya da sorunlara odaklanmak yetmiyor, daha derine bakmamız gerek, daha derinde ne var; düşüncelerimiz… Yıllar boyunca algılarımızla oluşturduğumuz düşünce yapımızla, artık gerçekliğimiz haline getirdiğimiz toksik düşüncelerimiz. Toksik düşüncelere o kadar körü körüne bağlanmışız ki artık bunlar bizim zihinsel inanç kalıplarımız haline gelmiş ve bu kalıplar davranışlarımızı, tepkilerimizi yönetir hale gelmiş. Zaman içerisinde toksik düşünceler stres düzeyimizi daha da yükseltir olmuş ve bu yüksek düzeye getirdiğimiz stresi artık yönetemez hale gelmişiz. Vücut mekanizmamız sürekli yüksek seyreden kortizol ve adrenalinle yanıt vermeye çalışmış, ancak adaptasyonu sağlayamadığı için başta kronik yorgunluk sendromu olmak üzere daha birçok kronik hastalık olarak bedende ortaya çıkarak kendini göstermiş.

Zihinsel sağlığın, bedensel sağlığa etkisini kısaca aktardıktan sonra gelin daha da derine, dengede olma halinde ruhsal sağlığın rolüne bakalım. Bunun içerisinde birden fazla konu hakkında konuşabiliriz, ancak temelde biliyoruz ki herkesi ruhen doyuma ulaştıran farklı alanlar mevcuttur, biz buna genel olarak maneviyat diyoruz. Maneviyatın kelime anlamına bakarak açıklamaya başlamak isterim, “maddi olmayan, içsel olan, kişinin iç dünyasıyla ilgili olan şeyler” olarak tanımlanıyor. Koçlukta “değerler” kavramı bunu büyük ölçüde karşılıyor. Ben değerleri kişinin içindeki cevher olarak tanımlıyorum. Kişi, içindeki cevheri keşfettiğinde ve bunu parlatarak hayatına kattığı, bu keşfettiği değerlerine göre kararlarını aldığı, hedeflerini belirlediği, adımlarını attığı sürece ruhen büyük ölçüde o aradığı doyuma ulaşarak yaşaması mümkün olacaktır. İşte bu içsel tatmin yaşanamadığında zihinsel yükler birikecek ve nihayetinde bedensel sorunlar olarak karşımıza çıkacak, yani sonuç: Kronik hastalıklar…

Bedenen, zihnen ve ruhen dengede olma hali bizi bireysel olarak sağlığa ulaştırırken, bunu toplumsal sağlığa ulaşmanın da anahtarı olarak kullanmak mümkün. Toplumsal değerlerimize göre yaşayabildiğimizde toksik düşüncelere yer kalmayacak ve bütün olarak sağlığa ulaşmanın kapısını açacaktır. Toplum olarak iyilik halinde olmak benim büyük vizyonum, peki “Sağlıklı Yaşama Koçluk” yaparken bunu nasıl kullanabiliriz?

Yukarıda da bahsettiğim gibi öncelikli hedef, hastalık hali oluşmadan sağlığı korumak. Bunun için, sağlığa 360 derece bakarak başlıyoruz. İlk olarak kişi sağlık kavramını nasıl tanımlıyor bunu netleştiriyoruz. Sonra da bu tanımına uygun yaşıyor mu, neyi yapmayı bırakmaya, neyi yapmaya devam etmeye ve neyi yapmaya başlamaya karar veriyor bu konuda ona eşlik ediyoruz. Burada şunu çok sık görüyorum, kişi ya çeşitli kaynaklardan bir şeyler okumuş ya bir uzman ona neler yapması gerektiğini söylemiş ya da sözüne kıymet verdiği kişilerin tavsiyelerini uygulamaya geçirmiş. Ancak bu dengenin kurulabilmesi için iki önemli unsur çıkıyor karşımıza;

  1. Bir yaşam tarzı değişikliğinin meydana gelmesi,
  2. Bunun alışkanlık haline gelerek sürdürülebilir olması.

Yaşam tarzı değişikliği dediğimizde de  “Sağlıklı yaşam bileşenleri”nden bahsetmek gerekiyor ki bunu da bir sonraki yazının konusu olarak detaylıca anlatacağım. Bu yazıda kısaca sürdürülebilirlikten bahsedelim. Kişi yukarıda bahsettiğim şekilde okuduğu, duyduğu ya da tavsiye edildiği haliyle niçin başarıya ulaşamadı acaba? Çünkü sizin de tahmin edeceğiniz üzere, bunlar onun hayat gerçekliğine, hazır bulunuşluğuna, değerlerine, zihinsel inançlarına, hedeflerine vb uygun olmayabilirler. Kendisine uygun olmayan denemeler sonucu motivasyon kaybı nedeniyle sürekli geri dönüşler yaşayabilir, kendisini başarısız hissedebilir ya da belki de tamamen vazgeçebilir.

Biz sağlıklı yaşam koçları onların adımlarını yani hazır bulunuşluk hallerini ilerleme hızları olarak alıp, sürdürülebilirliğe engel olan durumları, ihtiyaçlarının neler olduğunu, olanaklarının, fırsatlarının, desteklerinin neler olabileceğini fark ettirerek bu yolda gerçek anlamda yol arkadaşları olarak birlikte yol alırız. İşte burada bir niş alan olarak kendimizi geliştirdiğimizde “Sağlıklı Yaşam Koçluğu” kişilere inanılmaz bir destek sağlıyor ve o güne kadar alet çantamıza koyduğumuz araçlarımızı Sağlıklı Yaşam özelinde nasıl kullanabileceğimizi öğreniyor ve alet çantamıza yeni araçlar ekliyoruz. Tüm bunlarla kişiye destek sağladığımızda kişinin duraklamadan, geri dönüşler vazgeçişler yaşamadan, sürekli yolunda motivasyonla devam etmesine eşlik ediyoruz. Sağlığını geri kazanma yolculuğunda yolu bizimle de kesiştiğinde, sağlığı ve gelişimi için kendi sorumluğunu almasında en güvenilir destekçisi olabiliyoruz. Güvenle gelen bu desteğin hasta bireyler için kıymetini ancak böyle bir kişiyle yolculuk ederken içten anlayabilirsiniz.

Düşünsenize, sağlıklı yaşam koçları olarak “sağlıklı yaşamı seçen” kişilerin bireysel iyilik haline ulaşmalarına yol arkadaşlığı yapıyorsunuz, kişi kendi iyilik halini gördükçe en yakınlarının iyilik haline ulaşmaları için rol model görevini görüyor. Çevresi de iyilik halinin mümkün olduğunu görüp onlar da yola çıkıyor ve kelebek etkisi gibi konuşulan, hedeflenen, adım atılan konu iyilik haline ulaşmak yani “SAĞLIKLI OLMAK” oluyor. Şimdi büyük resmi siz de görebildiniz değil mi, toplumsal sağlığa ulaşmak gibi bir hedefiniz var ise koçluğun etik kural ve standartlarında olduğu gibi “Sağlıklı Yaşam Koçluğu”nun da etik kurallarına uyarak bu konuda taşın altına elimizi koyabiliriz. Gelin büyük resme ulaşabilmek için hep birlikte çalışalım.

Yeni yazılarımızdan haberdar olmak için ABONE OL