Ho’oponopono ve The Work Uygulamaları ile Özgürleşmek

Ho’oponopono Yöntemi’nin gizemli hikayesini anlatarak başlamak istiyorum. Çünkü, Ho’oponopono enteresan bir hikayedir ve gerçekten de insanın kendi içsel dönüşümünün dünyayı da nasıl değiştirip dönüştüreceğini anlatır:

  • Ho’oponopono bir Hawai öğretisidir. Hawai dilinde “Senin acın, benim acım” anlamına gelir.
  • İhaleakala Hew Len bir terapist… Dünyanın hatırı sayılır “akıl hastası suçlularıyla” dolu bir eyalet hastanesinde görev yapar.
  • Akıl hastası suçlularının bulunduğu koğuşta görev yapan terapistler, bir ay içinde görevlerinden istifa ettikleri için, anlıyoruz ki, kimsenin çalışmak istemediği bir diyardır burası…
  • Hew Len mahkumların dosyasını incelerken, mahkumların her birinin çocukluğundan itibaren ağır, travmatik olayların içinde büyüdüklerini görür.
  • Hew Len, kendince bir çözüm bulur; antik bir Hawai öğretisi olan Ho’oponopono ile zihinsel olarak çalışmaya karar verir. Günlerce odasından çıkmadan bu öğretiyi uygular.
  • Mahkumların dosyalarını eline alır, tek tek, her birinin ruhundan özür diler.
  • Mahkumların dosyalarının her birine şunları söyler: “Senden özür diliyorum. Lütfen beni affet. Seni seviyorum. Teşekkür ederim.”
  • Dr Hew Len, bunları söylerken, mahkumların çocukken yaşamış oldukları her türlü duyguyu anlamak için kendi içine bakar.
  • “Ben iyileştikçe, mahkumlarda iyileşme göstermeye başladı” diye ifade eder, tüm bu süreci…
  • Dr Hew Len, kendi üzerinde çalıştıkça, hastalar iyileşmeye başlamıştır.
  • Birkaç ay sonra elleri kelepçeli olan hastalara, kelepçesiz dolaşma izni verilmeye başlar. Ağır ilaçlar kullanan hastalar ise, enterasan bir şekilde iyileşmeye başladıkları için ilaç tedavileri sonlanır.
  • Dr Hew Len’e bunu nasıl başardın? Diye sorduklarında şöyle der: “Onları yaratan kendi parçamı iyileştirdim sadece.”
  • Böylece Ho’oponopono Yöntemi adı verilen çalışma dünyada yaygınlık kazanmaya başlar.
Ho’oponopono ve The Work Uygulamaları ile Özgürleşmek

“Ben iyileştikçe, mahkumlar da iyileşmeye başladı” ifadesi, kolay kolay kabul etmediğimiz, adeta “fantastik” olarak baktığımız bir durum gibidir.

O kadar çok “ben değil, o değişsin!” demeye alışmış zihinsel şablonlarımız vardır ki, “Acaba sorun benim bakış açımda olabilir mi?” sorusunu sormayı atlarız ve hepimiz şartlı zihnin tuzağına düşüveririz.

“Sen değiş, dünya değişsin!” mottosu üzerinde düşünmeye değer bir slogandır. Bunu şu şekilde de söyleyebiliriz: “Dünyadan memnun değilsen, kendinden başla, dünya değişsin!”

Ho’oponopono Uygulamasını Araç Olarak Nasıl Kullanabilirsin:

 Kontrolünüz dahilinde olmayan bir durumu bulun. Bu çılgınca bir savaşın içinde kalmış masum insanlar, korkmuş, şiddete uğramış bir insan, hayvan ya da bir ağaç her şey olabilir. Ya da şikayet ettiğin, isyan ettiğin bir durum da olabilir. Şu an için somut olarak kontrolün dahilinde olmayan bu duruma düşünce-duygu dünyanda yer açarak anlayış geliştirebilirsin. Bunu gözünde canlandırarak ya da bir fotoğrafa bakarak yapabilirsin. Buradaki kalbinden kopup gelen kelimelerin sana ait olması, içten olması, acını, empatini derin düzeyde yaşayıp yansıtabilmen çok kıymetli. Bu gezegende bazı şeyler kontrolümüz dahilinde değilmiş gibi gözükebilir; fakat düşünce ve duygularımız bir enerjiyse, kendi yaralarımızı sararak gezegenimizdeki varoluşu iyileştirmemiz kim bilir, belki de bizim kontrolümüz altındadır? En azından kendi iç dünyamızı iyileştirerek şifa vermemiz.

  • Senden özür diliyorum
  • Lütfen beni affet
  • Seni seviyorum
  • Teşekkür ederim.

The Work ile Tersine Çevir Aracından Nasıl Yararlanabilirsin?

Byron Katie’nin “The Work/Çalışma” adında bir yöntemi var. Katie bu çalışmayı dalga dalga dünyanın her yanında binlerce takipçisiyle birlikte uyguluyor.

Bu yöntemde Katie şunu yapar. Kişiye değiştirmesini istediği bir şeyi ifade etmesini ister. Kişiler bu durumu hemen şu şekilde değerlendirirler:

“–Komşumun şu huyunu değiştirmek istiyorum”,

–“Eşimin şu hareketini değiştirmek istiyorum”,

“—Çocuğum bana karşı anlayışlı olsun istiyorum” vb…

Katie, katılımcılarından biri,  “Arkadaşım bana değer vermiyor” dediğinde; bunu farklı şekillerde söylenmesini ister. Burada kural, söylenen ifadeyi tersine çevirmektir.

 “Arkadaşıma değer vermiyorum ifadesini farklı şekillerde tersine çevirerek nasıl söyleyebilirsin?” diyerek, farklı bakış açısına geçmesini teşvik eder.

Şunun gibi: “Ben arkadaşıma değer vermiyorum/ Ben kendime değer vermiyorum”

Burada kritik soru şu: Burada neyi kontrol edebilirsin?

–Arkadaşım bana değer vermiyor, bunu kontrol edebilir misim?  HAYIR.

–Ben arkadaşıma değer vermiyorum, bunu kontrol edebilir misin? EVET.

–Bun kendime değer vermiyorum, bunu kontrol edebilir misin? EVET.

Bu durumda şartlı zihin, arkadaşım bana değer vermiyor ifadesine takılacaktır.

Fakat senin, “Bu taraftan sevgili zihinim” diyerek ona yön vermen beklenir ki, her akıllı insan gibi bunu yapman sana kendini kazandırır. Çünkü burada değiştirebileceğin tek şey, kendi bakış açındır.

Zihnin başkalarının dedikodusunu yapmayı sever, fakat değişim üçüncü kişiler üzerinden elde edilemez. Üçüncü kişiler üzerinden kendini değerlendirmek ancak sana kendini “ezik, kırılgan, alçalmış” hissettirir ki, bunu kimse istemez, öyle değil mi?

“Şu kişi bana şunu yapıyor”, “Şu kişi bana şunu hissettiriyor” diye bir iç konuşmayı kendine tanık olursan, hemen zihninde siren sesi duyabilir ve kendine şunu söyleyebilirsin: “Kontrol bende”

 Eğer değişmemenin bir metaforu olsaydı; bu dış dünyaya (diğerlerine, olaylara) takılıp, “Onlar değişsin” diyen işaret parmağı dışarıya dönük, fakat kendine doğru çevrilmiş üç parmak olurdu.

Eğer değişmenin bir metaforu olsaydı; bu, kişinin elini kendine bağrına (yüreğine) götürüp, kendini işaret etmesi olurdu. Çünkü dünyayı hepimiz, kendi kalbimizi iyileştirerek kurtarabiliriz.

*Bu konuda ayrıntılı bilgi almak, okuma yapmak isterseniz önerdiğimiz kaynaklar:

Ho’oponopono yöntemi için: “Zero Limit” kitabı, Joe Vital, Pegesus Yayınları

The Work yöntemi için; “Olanı Sevmek” adlı kitap, Byron Katie

Yeni yazılarımızdan haberdar olmak için ABONE OL